18 Temmuz 2013

Uyumayan Tavşan ve Bildiğiniz Kaplumbağa

Organizasyonel anlamda çalışanlarınız arasında faydalı bir rekabet oluşturulması hem organizasyonun hem de çalışanların faydasınadır. Hem organizasyonel olarak hem de bireysel olarak sürekli bir iyileşmenin ateşleyici etkenlerinden biridir. Bunu yapmayıp iyiyi vasatı aynı şekilde değerlendirip aynı geri bildirimleri onlara verirseniz bunun hem organizasyon için hem iyi hem de vasat bireyler için olumsuz sonuçları olur.

Kaplumbağa ve tavşanı yarıştırıyorsunuz, tavşan uyumuyor ancak sürekli kaplumbağa ile yarışı beraber bitiriyorlar ne olduğunu hiç anlamıyor. Tavşan ne kadar çabalasa da bir şey değişmiyor, kaplumbağa aynı kaplumbağa ama her yarışın sonunda kamlumbağayı birisi alıp tavşanın yanına koyup, “Aferin aynı zamanda bitirdiniz!” diyor. Neden? Önemli olan yarışmak mı, ama yarışmıyor da, o zaman önemli olan kaplumbağanın orda olması, ne yarışmasının önemi var ne de yarışmayı kazanmak icin çaba sarfetmesinin. Neden çaba sarfetsin ki zaten yarışı her zaman beraber bitiriyorlar. Birileri kaplumbağanın kaplumbağa olduğunu ısrarla anlamak istemiyor ve ondan tavşandan ne beklerse onu bekliyor, ama farketmiyor ki, kaplumbağa istenileni veremese farketmiyor...

Örneğin bir pozisyonun gerekliliği alan uzmanlığı ve teknik yeterlilik ise sadece alan uzmanı olan ancak teknik olarak yeterli olmayan insanları da bu pozisyonda tutmanız gerektiğinde benzer bir duruma düsüyorsunuz. Tam tersi bir durum genelde geçerli olmuyor yani alan uzmanı olmayan ancak teknik olarak yeterli olan insanları ekip lideri yapamıyorsunuz. Bu insanlar yıllardır aynı ezberde iş yaptıkları icin bu ezberin dışına çıkmaları çok mümkün olmuyor ki zaten o ezberin dışı hakkında da hic bir fikirleri yok. Daha önce yapılmayan bir işi yapmalarını istediğinizde bocalıyorlar. Yani bildiği iş alanı bilgisini çıkarın geriye pek bir şey kalmıyor.

Bu arkadaşları  başka çalışanların başına lider olarak koyarsanız, beraber çalıştığı kendi ekibindeki insanlar açısından iş alanı bilgisi almaktan başka bir işe yaramıyor. Teknik meselelere gelince ne bir yönlendirme var, ne de bir çözüm üretiyorlar ve çoğu iş hayatına yeni başlamış ekip arkadaşları bir bataklığın içinde debelendikçe daha da dibe batıyorlar.

Yeterli yetersiz herkesten aynı rolü oynaması isteniyor ancak bazıları rolün hakkını veremeyince onun altında kalıyorlar. Buna rağmen yine herkesin aynı olarak değerlendirilmeye devam edilmesi ise bireysel ve organizasyonel olarak ilerlemeyi durduruyor. Çünkü bu şekilde davranarak rolün hakkını verenlerin de motivasyonunu kırıyorsunuz. Bir rekabet ortamı yok, çünkü rekabet edilecek kimse yok, ki rekabet etseniz de bir anlam ifade etmiyor, sonuc olarak aynısınız. Bu hem iyiler hem de vasatlar icin aynı derecede önemli, iyiler yapmaya çalıştıklarının karşılığını alamıyorlar, vasatlar bir şey yapsada yapmasada farketmiyor, iyilerle arasında da zaten bir fark yok neden çaba sarfetsin ki? Veya çaba sarfetmesi gerektiğinin bile farkında değil dünyayı bildiğinden ibaret sanıyor. Sürekli iyileştirme, daha iyi daha düzgün iş yapma diye bir bakış açısı yok.

Bir organizasyonda roller ve sorumluluklar net olarak ayrıştırılmalıdır. Rolünün hakkını verenler ile vermeyenler de net olarak ayrıştırılmalıdır. “Ne şiş yansın ne kebab” mantığının bence organizasyonel anlamda uzun vadede bir faydası yok. Elinizdeki iyilerin gözü sürekli dışarda olur, bazıları gider, siz de vasatlarla beraber kalırsınız. Hedefleriniz vizyonunuz uzun vadeli ise bence bakış acısı bu olmalıdır, yok yarın ne olacağı belli degil biz günü kurtaralım yeter diyorsanız o zaman zaten bir şey yapmaya gerek yok. Ancak organizasyonunuza yeni elemanlar, birazcık da olsa iyi elemanlar almak icin göbeğiniz çatlıyorsa bu politikanızı ciddi anlamda gözden gecirmeniz gerekir.

Organizasyonel olarak bu şekildeki mevcut politikanızdan bugüne kadar bir zarar görmemiş olmanız politikanızın doğruluğundan değil biraz insanların kültürü ile alakalı. Yapılan haksızlığa sesini çıkarmaktan aciz, var olanı kabullenen, bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığıyla hareket eden çalışanlarınızdan dolayıdır. Ancak bir gün birileri uyanırsa ve en önemli kaynağınız insansa çok kötü çuvallarsınız.

İnsanlara verilen değer çalıştığı yıl ile değil ürettiği değer ile doğru orantılı olmalıdır. Bugüne kadar ne üretti, ortaya ne koydu, neleri iyileştirdi bize ne kattı şeklinde değerlendirmeler yapıldığında ortaya ne çıkıyorsa kişiye verilen değer de o kadar olmalıdır. O zaman tecrübelileri elimizde tutamayız, onları küstürürüz derseniz o zaman siz de değer üreten tecrübelileri elinizde tutun değer üretmeyenleri tutmanızın zaten anlamı yok, belki bazılarının gerçekten küsmesi gerekiyordur. Değer üretmeyen 3 tane elamanınız olacağına değer üreten 1 tane elemanınız olsun.


Kaplumbağalar tavşan değildir gözünüzü açın, alın kaplumbağaları kaplumbağaların içine koyun, kaplumbağalar da mutlu olsun tavşanlar da.

Hiç yorum yok: