Organizasyonel anlamda çalışanlarınız arasında faydalı bir
rekabet oluşturulması hem organizasyonun hem de çalışanların faydasınadır. Hem
organizasyonel olarak hem de bireysel olarak sürekli bir iyileşmenin ateşleyici
etkenlerinden biridir. Bunu yapmayıp iyiyi vasatı aynı şekilde değerlendirip
aynı geri bildirimleri onlara verirseniz bunun hem organizasyon için hem iyi
hem de vasat bireyler için olumsuz sonuçları olur.
Kaplumbağa ve tavşanı yarıştırıyorsunuz, tavşan uyumuyor ancak
sürekli kaplumbağa ile yarışı beraber bitiriyorlar ne olduğunu hiç anlamıyor.
Tavşan ne kadar çabalasa da bir şey değişmiyor, kaplumbağa aynı kaplumbağa ama
her yarışın sonunda kamlumbağayı birisi alıp tavşanın yanına koyup, “Aferin
aynı zamanda bitirdiniz!” diyor. Neden? Önemli olan yarışmak mı, ama yarışmıyor
da, o zaman önemli olan kaplumbağanın orda olması, ne yarışmasının önemi var ne
de yarışmayı kazanmak icin çaba sarfetmesinin. Neden çaba sarfetsin ki zaten
yarışı her zaman beraber bitiriyorlar. Birileri kaplumbağanın kaplumbağa olduğunu
ısrarla anlamak istemiyor ve ondan tavşandan ne beklerse onu bekliyor, ama
farketmiyor ki, kaplumbağa istenileni veremese farketmiyor...
Örneğin bir pozisyonun gerekliliği alan uzmanlığı ve teknik
yeterlilik ise sadece alan uzmanı olan ancak teknik olarak yeterli olmayan
insanları da bu pozisyonda tutmanız gerektiğinde benzer bir duruma
düsüyorsunuz. Tam tersi bir durum genelde geçerli olmuyor yani alan uzmanı
olmayan ancak teknik olarak yeterli olan insanları ekip lideri yapamıyorsunuz.
Bu insanlar yıllardır aynı ezberde iş yaptıkları icin bu ezberin dışına
çıkmaları çok mümkün olmuyor ki zaten o ezberin dışı hakkında da hic bir
fikirleri yok. Daha önce yapılmayan bir işi yapmalarını istediğinizde
bocalıyorlar. Yani bildiği iş alanı bilgisini çıkarın geriye pek bir şey kalmıyor.
Bu arkadaşları başka
çalışanların başına lider olarak koyarsanız, beraber çalıştığı kendi ekibindeki
insanlar açısından iş alanı bilgisi almaktan başka bir işe yaramıyor. Teknik
meselelere gelince ne bir yönlendirme var, ne de bir çözüm üretiyorlar ve çoğu
iş hayatına yeni başlamış ekip arkadaşları bir bataklığın içinde debelendikçe
daha da dibe batıyorlar.
Yeterli yetersiz herkesten aynı rolü oynaması isteniyor
ancak bazıları rolün hakkını veremeyince onun altında kalıyorlar. Buna rağmen
yine herkesin aynı olarak değerlendirilmeye devam edilmesi ise bireysel ve
organizasyonel olarak ilerlemeyi durduruyor. Çünkü bu şekilde davranarak rolün
hakkını verenlerin de motivasyonunu kırıyorsunuz. Bir rekabet ortamı yok, çünkü
rekabet edilecek kimse yok, ki rekabet etseniz de bir anlam ifade etmiyor,
sonuc olarak aynısınız. Bu hem iyiler hem de vasatlar icin aynı derecede
önemli, iyiler yapmaya çalıştıklarının karşılığını alamıyorlar, vasatlar bir
şey yapsada yapmasada farketmiyor, iyilerle arasında da zaten bir fark yok
neden çaba sarfetsin ki? Veya çaba sarfetmesi gerektiğinin bile farkında değil
dünyayı bildiğinden ibaret sanıyor. Sürekli iyileştirme, daha iyi daha düzgün
iş yapma diye bir bakış açısı yok.
Bir organizasyonda roller ve sorumluluklar net olarak
ayrıştırılmalıdır. Rolünün hakkını verenler ile vermeyenler de net olarak
ayrıştırılmalıdır. “Ne şiş yansın ne kebab” mantığının bence organizasyonel
anlamda uzun vadede bir faydası yok. Elinizdeki iyilerin gözü sürekli dışarda
olur, bazıları gider, siz de vasatlarla beraber kalırsınız. Hedefleriniz
vizyonunuz uzun vadeli ise bence bakış acısı bu olmalıdır, yok yarın ne olacağı
belli degil biz günü kurtaralım yeter diyorsanız o zaman zaten bir şey yapmaya
gerek yok. Ancak organizasyonunuza yeni elemanlar, birazcık da olsa iyi
elemanlar almak icin göbeğiniz çatlıyorsa bu politikanızı ciddi anlamda gözden
gecirmeniz gerekir.
Organizasyonel olarak bu şekildeki mevcut politikanızdan
bugüne kadar bir zarar görmemiş olmanız politikanızın doğruluğundan değil biraz
insanların kültürü ile alakalı. Yapılan haksızlığa sesini çıkarmaktan aciz, var
olanı kabullenen, bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığıyla hareket eden
çalışanlarınızdan dolayıdır. Ancak bir gün birileri uyanırsa ve en önemli
kaynağınız insansa çok kötü çuvallarsınız.
İnsanlara verilen değer çalıştığı yıl ile değil ürettiği
değer ile doğru orantılı olmalıdır. Bugüne kadar ne üretti, ortaya ne koydu, neleri
iyileştirdi bize ne kattı şeklinde değerlendirmeler yapıldığında ortaya ne
çıkıyorsa kişiye verilen değer de o kadar olmalıdır. O zaman tecrübelileri
elimizde tutamayız, onları küstürürüz derseniz o zaman siz de değer üreten
tecrübelileri elinizde tutun değer üretmeyenleri tutmanızın zaten anlamı yok,
belki bazılarının gerçekten küsmesi gerekiyordur. Değer üretmeyen 3 tane
elamanınız olacağına değer üreten 1 tane elemanınız olsun.
Kaplumbağalar tavşan değildir gözünüzü açın, alın
kaplumbağaları kaplumbağaların içine koyun, kaplumbağalar da mutlu olsun
tavşanlar da.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder